Kerbela’dan Şam’a giderken kervan yolda konaklar. Keşiş’in evi konak yerine yakındır. Yezid’in askerleri şehit İmam Hüseyin’in mübarek başı ile top oynarlar. Kafa keşiş’in evinin bacasından aşağı düşer. Keşiş mübarek başı isteyen askerlere; “gecedir, korkuyorum. Kapıyı açamam sabah veririm” der. Keşiş altın bir tepsinin içine koyduğu mübarek başı masanın üzerine bırakıp “son peygamberin torunudur. Bunu sabaha kadar izleyeyim bakalım ne işaretler var” diye düşünür. Bütün dikkatini Hz. Hüseyin’in kesik başının üzerine yoğunlaştırır. Bir süre sonra Hz. Muhammed, Hz.Ali, Hz. İsa, Hz. Musa ve diğer peygamberlerin taht üzerindeki tabuta niyaz ettiklerini görür ve Yezid’in askerlerine onu vermekten vazgeçer. Askerlere; mübarek başı bacadan atacağım diyerek ve onlarında fark etmeyeceğini düşünerek sırayla oğullarının başını kesip bacadan atar. Askerler kellelerin İmam Hüseyin’e ait olmadığını anlayınca kapıyı kırıp, mübarek başı keşişden alırlar. Keşiş yedi oğlunu İmam Hüseyin aşkına kurban etmiş olur.